12 Mart 2016 Cumartesi

cidar / mikail - esra

"Proje yolculuğumuz Mardin'de bir şeyi dönüştürmek üzere başladı. Ana kavram olarak ETKİLEŞİM'i esas aldık, tabii proje süreciyle birlikte kendi kavramlarımızı da ürettik. İlk etapta kentin dinamikleri üzerine gözlem yaptık. Zinciriye Medresesi'ne giden merdivenleri seçtik çünkü insan yoğunluğu ve yoğunluğun getirdiği hareketlilik fazlaydı. Yoğunluğu ve yoğunluk yönünü değiştirebilir miyiz diye düşünürken MANİPÜLASYON'da karar kıldık. Perdeyi asarken bile tepkiler aldık. Negatif tepkiler, bol sorulu zamanlar ve meraklı gözlerle karşılaştık. Yoğunluk hareketini değiştirmekle beraber etkileşimle bağdaştırabileceğimiz doğal bir veri elde ettik. Merdivenden caddeye doğru RÜZGAR esiyordu. Rüzgarı dönüştürme aşamasına koyulduk.

"Rüzgarı hapsetmek, hissettirmek, dokunsallaştırmak, görselleştirmek, işitselleştirmek" kavramları üzerine çalışmaya, deneyler yapmaya başladık. Yaptığımız deneyler balondan baloncuk deneylerine doğru ilerledi. Anlık oluşan baloncuk rüzgarı içine hapsedip görselleştiriyordu, öte yandan da kısa sürede patlayıp ufak patlama sesleriyle işitselleşip, ıslaklık hissiyle de dokunsallaştırıyordu. Baloncukla birçok kavramımız hayat buldu. Kısa süreli baloncuk oluşumu bize <EPHEMERAL>  kavramını verdi. Oluşan baloncuğu nasıl daha uzun süreli, en azından birkaç saniyelik kılabiliriz? Araştırmalarımızı ve deneylerimizi artırarak kendi baloncuk solüsyonumuzu bulduk. Baloncuğu mekâna dönüştürmeye çalıştık. Birebir işleyecek şekilde kendi sistemimizi kurduk; kasnak, hazne, ip gibi materyallerle. Birkaç deneme yanılma sonrası eksiklerimizi fark ettik. Sonrasında, işe yaradığını gördük. Oluşturduğumuz baloncuk kişinin etrafını sarıyordu, adeta görünmeyen bir duvar gibi. Adı neden CİDAR (duvar) olmasın ki!

Baloncuk ya da baloncuklardan oluşan bir mekân nasıl yapabiliriz? Tek kişilikleri çoğaltarak mekânda nasıl duracaklarına dair eskiz çalışmaları yaptık. Hepsine girilmeli mi?
Cidarları tek kişilik yapmaktansa farklı ebatlarda oluşan kasnakları denedik çizim üzerinde ve yeni düzenlemeler sonrası maketini yaptık. Tam da istediğimiz gibi oldu aslında. Öncesinde sistemi taşıyacak olan strüktürü hurdacılardan toplayacağımız demirlerle hayal etmiştik fakat demir o mekânda hem hantal dururdu hem de tehlikeli. Makette file örerek en pratik çözümü bulmuştuk, hem de çok hafif... Bunu mekânda da yaptık. Önce dokuma tezgahı gibi çengelli çivileri duvara sabitleyip paralel ipler çektik. Dikine örmeye başlayarak bitirdik ve kasnakların gelecekleri yerlerin izdüşümünü makasla keserek boşalttık. Mekâna giren kişinin ilk ne göreceği tasarlanmış durumda; yerleştirilen cidarların kontrol noktası tek bir yerde.  Akış kullanıcıya bırakıldı, istediği yükseklikte tek tek cidarları yükseltebilir.  Bir de bizim ayarladığımız durum var: aynı anda ipler çekildiği takdirde hepsinin aynı anda ama farklı yükseklikte kalktığını görebilecek şekilde; tıpkı bir ekolayzır göstergesi gibi."





Cidar from kentin girdaplari on Vimeo.

mikail oguz_- esra keklik

talaş yokuşu / ahmet - cemal

"Proje çalışmasında kentin girdapları ve yapma kültürü ile zanaatkarlık üzerinde çalıştık. Projenin amacı kent ya da bir mekân ile kullanıcıları arasında bir etkileşim yaratmak ve bunun bir arayüzü olmaktı. Daha sonra iki kişilik gruplar halinde eski kentte bir mekânı yeniden üretmek için öneriler geliştirmeye başladık. Biz de marangozlar çarşısında bazı gözlemler yaptık ve marangozlardan çıkan talaş tozlarının sokağa gelişigüzel dağıldığını fark ettik. Aynı zamanda buradan geçen insanların bundan rahatsız olduğunu ve yön değiştirdiklerini gözlemledik. Talaş üzerine çeşitli gözlemler yaptıktan sonra talaşın özelliklerini ve nasıl davrandığını araştırdık. Proje sürecinde, çeşitli fikir denemeleri ile bu talaş tozlarının sokakta bir sistem dahilinde bir etkileşim ve enstalasyon aracı olmasının yollarını denedik. Çalıştığımız madde, talaş tozu, insanlar tarafından istenmeyen bir şey olduğu için olabildiğince talaşın insanlara temas etmemesini sağlayabilecek bir sistem üzerine çalıştık. Bunun üzerine insanların talaşı "itebileceği" bir sistem geliştirdik: insanlar doğal olarak talaşın olmadığı bölgeden geçerken talaşın olduğu bölgeyi temizlemek. Ve böylece yapacağımız sistemin işlevi ortaya çıkmıştı. Buna göre projemiz şu şekilde son haline büründü.

Talaşın yoğunluklu olarak düştüğü bölgeye, talaşları toplaması için düşünülmüş üçgen levhalar yerleştirdik ve bu yüzeyleri zemin kotundan 15 cm yükselttik. Talaşın olmadığı bölge için ise bu üçgen levhaları istediğimiz şekilde hareketlendirebilecek bir sistem tasarladık. Burada yatak yaylarının içine şırıngalar yerleştirerek insanların basabileceği butonlar yaptık ve yatağı da zemin kotundan 15 cm yükselttik. Artık sokakta etki ve tepki için tasarlanmış iki farklı yüzey meydana gelmiş oldu. Daha sonra üçgen levhaların altına da şırıngalar yerleştirdik. Bu sistemde toplamda 3 adet yatak (90*190 cm) ve 68 adet üçgen levha (35*35*35 cm) bulunmaktadır. Buna göre insanlar yataklar üzerinde yürüdüklerinde butonlara basmaktadırlar. Butonların altındaki şırınga, bağlantılı olduğu üçgen levhadaki şırıngayı harekete geçirir ve levha havaya kalkarak üzerindeki talaşları diğer üçgene aktarır. Bu aktarımlardan sonra talaşlar sistemin ortasında boş bırakılmış iki levhanın yerine toplanmaktadır.

Bu proje o sokaktan geçen insanlar için bir eğlence aracı, talaşı toplayan bir otomat ve o sokağı canlandırıp mekânı yeniden dönüştüren bir sistem olmuştur."


Talaş yokuşu, cemal - ahmet from kentin girdaplari on Vimeo.

gökkuşağı sokağı / fırat - ali

"Bir şeyi dönüştürmek fikri ile başlayan projemiz, kesit aldığımız sokağın karanlığını fark etmemizle ilerledi. Projemizde bu karanlık sokaktaki karanlığı aydınlığa dönüştürme fikri yatıyordu. Peki karanlığı neyle dönüştürecektik? Karanlığı gökkuşağına dönüştürme fikri böyle ortaya çıktı. Bu amaçla oluşturduğumuz sistemimiz, sokağın belli bir yerine gelen güneş ışığını, yansıma kurallarını kullanarak, sokağın içine yerleştirilmiş prizmatik kristallere yansıtıyordu. Böylece sokağın gökkuşağına dönüşümü sağlanacaktı.
Sistemimizi oluştururken atık malzemelerden faydalandık. Kullandığımız atık malzemeler, sac fabrikasından atık saclar, kullanılmış yağ tenekeleri, ikinci el kristaller vs. oldu. Güneşin geliş acısına göre, sokağın içine yansıtma görevini görecek dört tane kornişi duvara monte ettik. Bu kornişlerin içine ayna görevi gören ve yüzeyi parlak atık tenekeler veya atık saclar yerleştirdik. Tenekeler 35-40 cm boyutlarındaydı. Kullandığımız bu tenekelerin kornişin içine yerleşimini de tıpkı bir perde şeklinde yaptık. Aralarına da perde sabitleyicileri yerleştirdik. Her bir kornişin uzunluğunu 150 cm olarak ayarladık. Bunları bir perde olarak takmamızın amacı yukarı aşağı doğru hareket etmesini sağlamaktı. Tenekelerin esnekliği sayesinde de elemanların sağa sola doğru dönmesini sağladık. Böylece tenekeler güneşin geliş açısına göre ayarlanmış oldu. Her teneke belli bir açıya göre ayarlanarak ışık sokaktaki kristal demetlerine yansıtıldı. Toplam dört tane kristal demeti kullanıldı. Bu kristal demetleri tasarlanmış saclara monte edildi. Montaj işlemi için misina iplerini kullandık. Her kristal demetinde toplam 27-30 arası kristal kullandık. Bu kristal demetlerini belli ölçülerle yerleştirdik. Güneş ışığını tenekelerle sokağın içindeki kristallere yansıttık. Kristallere yansıtılan güneş ışığıyla, sokak gökkuşağı renklerine bürünmüş oldu."





................


gökkuşağı sokağı, ali - fırat from kentin girdaplari on Vimeo.

izler / şeyda - rania

"Klasik fizikte, Newton’un üçüncü yasası ile net bir şekilde de ortaya konan etki-tepki prensibine göre her etki, kendisine eşit kuvette ve ters yönde bir tepki yaratmaktadır. Yaşamımızda karşılaştığımız her duruma bir tepki vermemizin aynı zamanda bir etki niteliği taşıdığını unutmamalıyız.
        Projenin başlangıç aşaması olarak Mardin'in dar sokaklarının seçilmesinin öncelikli nedeni, sokaklardan geçerken bazen iki kişinin bile yan yana geçebilmesinin imkansız bir hal alması oldu. Proje, iki kişi yerine daha çok bir araç ve bir kişi baz alınarak geliştirildi. Aynı yerden aynı anda bir araçla geçmek zorunda kalındığında bu durum yaya için daha çok bir bekleyişe dönüşmekte. Bu bekleyiş bir kaç dakika sürse bile, çoğu zaman eziyete dönüşmektedir. Sadece durup beklenen bu an, kente ait birçok faktöre dönüşebilir.
Bu faktörlerden biri de etki-tepki prensibi göz önüne alınarak tasarlandı. Bu bekleyiş, etki-tepki prensibi ile kente dair izlere dönüştürüldü. Sadece yaslanmakta olduğumuz duvardan bir tepki almakla yetinmeyip, aynı zamanda yaslandığımızda karşımızda bulunan duvarın da tepki verilmesi sağlandı. Böylelikle beklerken kente kendimize ait izler bırakmakla birlikte, karşımızda bulunan duvarda verdiğimiz etki kuvvetine karşılık aldığımız tepki kuvvetini görmekteyiz.
        Projenin sürdürülebilirliği açısından mekan seçimi de öncelikli karar olarak listenin başına yerleştirildi. Seçilen uzun kesitli sokakta iki adet istinat duvarı bulunmaktaydı. Bu duvarların kullanılması baz alınarak, araçların, yayaların ve sistemin de ölçüleri göz önünde bulundurulduğunda, istinat duvarlarından bir tanesi kullanıldı.
        Planlanan sistemin çalışabilirliğini sağlamak amaçlı; ahşap iskele sistem, oklavanın dönüştürülmesinden elde edilen pimler, hareketi sağlamak amaçlı ipler kullanılmıştır. Her bir pim karşısında kendisini karşılayan bir pime ip ile bağlanmıştır. Böylelikle bir tarafa etkiyen kuvvetin diğer taraftan tepkisi görülmektedir."




.................

izler, şeyda - rania from kentin girdaplari on Vimeo.

abbarana ses ver / veysel - zübeyir

"Mardin şehri birçok kültüre sahip; bu kültürlerle beraber şekillenen farklı seslere de... Projemizi belirlerken bu seslerden hareket etmeye karar verdik. Ezan sesi, çan sesi, bakırcı sesi, demirci sesi, değişik zanaatlarla uğraşan esnafın çalışma sesleri bizi sese yönlendirdi. Projemizde şehrin seslerini toplayıp abbarada dönüştürmeye karar verdik. Abbarayı seçmemizin nedeni, bu mekânın çok sakin olması, araç trafiğine kapalı olması, mekânın aydınlatma sistemlerine ihtiyacı olması ve şehrin 1. Cadde üzerindeki yaya hareketini abbaraya yaymak.

Mekânda insan sesiyle aydınlatma araçlarının hareketini önce her bir lamba için ayrı kurguladık. Bu iş çok karmaşık ve çok masraflıydı. Yaptığımız çalışmanın ekonomisini de düşünmeliydik. Böyle bir çalışmayı nasıl en uygun şekilde icra edebileceğimizi düşündük ve çalışmalarımızı bu yöne kaydırdık. Uzun araştırmalar sonucu Reuben Margolin'in "On Kinetic Art" projesiyle karşılaştık. Bu proje tasarladığımız projemizin mekanik ihtiyacına cevap niteliğinde oldu. Reuben'in projesinin çalışma mantığını inceledik, sistemini nasıl çözdüğünü araştırdık ve maketlerini yaptık. Sistemin çalışma mantığını kavrayınca sistemi geliştirerek projemize uyarladık.

Sistemin mekaniğini çözdük ve bu bize ses ile hareket arasında bir arayüz oluşturdu. Mekâna gelen insanların sesiyle ışıkları, hareketiyle mekândaki aydınlatma gereçlerinin hareketini oluşturduk. Projeyi tasarlarken, abbaraların eğimli yüzeyleri olduğundan çalışmamızı eğimli yüzeye göre şekillendirdik. Mekânda dalgasal hareketi daha iyi yansıtmak için ışık sayısını artırdık. Hareket verici mekanizmaları iki farklı sistemde çözmeye karar verdik. Mekanizmanın görevi mekâna gelen insanların hareketlerini algılayan sensörlerle, mekânda ses dalgalarına göre yanan lambalara 2 boyutlu hareket sağlamak. Bütün sistemi dairesel kütlede toplamamızın sebebi dairenin dalgasal hareketi mekânda daha rahat vermesidir. Taşıyıcı sistem malzemesi olarak çeliği seçtik. Bunun sebebi mekânın tarihi olması, bu sebebten mekâna az müdahale etmek istememiz. Bir diğer neden ise sistemin hareketli olması sebebiyle sistemi sabitlemek."


abbarana ses ver, veysel - zübeyir from kentin girdaplari on Vimeo.

seni bana eklemledim / dilan - hülya

"Gezdik, dolaştık, aradık ve bulduk. Yukarı doğru eğimlenen, bayağı bir karanlık abbarayı seçtik. Seçtik peki ne oldu. Tabi ki sahiplendik. Sahiplenme beraberinde dönüşümü getirdi. Artılarını eksilerini yazdık mekânımızın, tarttık biçtik. Sanki boştu biraz, biraz da karanlık ve bir parça da tekinsiz. Boşluk dedik, insanı çoğalttık ama sanal!

Nasıl peki? Tabi ki ayna ile. Artık daha dolu. Karanlıktı değil mi? Onu da bir parça aştık. Gündüz vakitleri ışığı güneşten topluyor, hava azıcık karardı mı o zaman da küçük çocukların oynarken gözümüze gözümüze tuttuğu lazer gibi minicik bir ışık ile abbarayı göz alıcı bir şeye dönüştürebilirsiniz; tabii ki isterseniz. Peki tekinsizlik? Aslında az insan ve karanlığın etkisiyle yeterince tekinsiz olan abbaramız ne yazık ki akşam güneş batar batmaz uyuyan tavuk şehrimizde herhalde beş kat fazla tekinsiz desek yalan olmaz. Ama artık abbarada bir nebze olsun yalnız değilsiniz. İlerleyin ve en karanlık yere gelin, tepedeki ışıklarla aydınlanmış olacak zaten abbara ve iyi ki başımızdan eksik olmayan yansıma kanunları var; karşıdan geleni az çok o sizi görmeden önce birazcık görebilirsiniz. Sonra ister kullanın ister kullanmayın, yaşasın özgürlük!

Bunların hepsi bir yana, gerçekten de birkaç ayna ile birçok şey yapılabilirmiş. Kullanımı aşırı basit. Sadece bakın, zaten göreceksiniz; bazen bir aynada bazen birkaç aynada, başka birinin vücudu sizinkine karışacak; dört kollu iki kafalı olabilirsiniz. Ayak sesinden hareketle ilerleyerek karşıdan gelen ile diz dize veya göz göze gelebilirsiniz. Bunlar mekânda oluşan etkilerden sadece birkaç tanesi. Yerleşir iken de strüktür olarak ne taş duvarlara çivi çakmak ne de bir şeyleri kaynaklayarak zarar vermek istemediğimiz için, aynaları pikselleştirip ayakta tutuyoruz. Kim bilir belki de bizim keşfedemediğimiz açıları keşfeder ve aynaların yönünü değiştirip eğlenirsiniz."



...............


seni bana eklemledim, dilan - hülya from kentin girdaplari on Vimeo.




................

dinamik desenler / abdürrahim

"Proje süreci kentin farklı mekânlarındaki mevcut potansiyelleri keşfetmek ve bu potansiyellerin birbirini dönüştürmesiyle mekânı yeniden tasarlamak ve bu tasarımı mümkün kılacak sistemleri aramak üzerine deneysel diyebileceğimiz bir konu ile başladı.

Biz de bu projede yerçekimi potansiyelini araştırma konusu olarak ele aldık. Yerçekimini keşfetmek, hesaplamak ve 'bişey'e dönüştürmeyi hedefledik. Araştırmalarımızda daha önce hazırlık olarak yaptığımız su duvarı çalışmasından da esinlenerek, araştırmaya konu olan anahtar kelimelerimiz sıvı, Newton, yerçekimi gibi kelimeler oldu.

Bu kelimelerle sürdürdüğümüz araştırma sonucunda Newtonyen olmayan sıvılara rastladık. Bu sıvılar değişken viskoziteye sahip sıvılardır. Yani sıvının uygulanan kuvvete göre tepki vermesi söz konusudur. Sert bir yumruk attığında katı gibi davranan sıvının, minik bir parmak dokunuşuyla sıvı gibi davranıp akması...

Sıvının potansiyellerini keşfetmek adına bazı deneyler yaptık. Delikli bir zemine dökülen sıvının davranışı gözlemlendi (bkz. Deney 2). Şeffaf cam bir kaba döküldüğünde sıvı yavaş yavaş kabın şeklini alıyordu (bkz. Deney 1). Sıvının, bir delikten ipin üzerine aktarıldığında ipleri takip ettiğini gözlemledik ve nihayet akışkan bir maddeyi mimari proje konusu haline getirmeyi başardık. Sıvıyı bir borunun içine akıtıp o borudan delikler sayesinde sıvıyı iplere aktarıyoruz ve ipleri takip eden sıvı bize bir tarama deseni oluşturuyor.

Şu konu proje için çok önemli, projenin nihai ürününde Newtonyen olmayan sıvı (nişasta solüsyonu) artık önemini yitirdi çünkü o sıvı Dinamik Desenler'e dönüşmek için bir araçtı."





Dinamik desenler, abdürrahim from kentin girdaplari on Vimeo.

dar alanda paslaşmalar / ilyas - yasemin

"Sinemanın yeterince reklamı yapılmıyor" diye başlayan araştırma sürecimiz, "Yaya hareketinin sinema sokağı üzerinde nasıl bir etkisi var? Bu etki nasıl görselleştirilebilir?" diye farklılaştı. Bu bağlamda sokak çevresindeki yaya hareketi incelendi; oturma, ayakta kalma, çömelme, adım atma gibi. İlk baştan beri girdimiz, harekete bağlı olarak kütlenin yer değiştirmesidir. Tam olarak da amacımız bu aslında; olayların yoğunluğuna tepki vermek.

Yılın bir haftası, yani festival günlerinde yaklaşık 200 kişiye ev sahipliği yapan, dolup taşan, her konuda yetersiz kalan sinema, diğer günlerde de 15-20 kişi tarafından kullanılan boş, yarı işlevsiz, işletmecilerinin de hoşuna gitmeyen sessiz bir mekâna dönüşmekte. Sinemanın burda ve her gün açık olduğunu hissettiren dikkat çekici bir şey yapılmasının gerektiğini düşündük. Bunu yaparken de hareket ile etkileşime geçecek bir sistem tasarlamak istedik.

Puflardan elde edilen oturma mekânlarını havanın depolandığı, toplandığı merkez olarak düşünürsek, oturma hareketi havaya yer değiştirme etkisi yapar. Esnek ve yarı esnek plastik borular yardımı ile hava panellere yerleştirilen elastik bölümlere dolar. Böylelikle kapalı bir sistem elde etmiş oluruz. Elastik malzememizi balon olarak seçtik; etki-tepki olayını en hızlı şekilde gösterdiği için.

Abartılmamış ölçekteki panellerde bulunan bölmeler, insan eylemi ile iki boyuttan üç boyuta geçer. Kapalı bir sistem elde ettiğimiz için insan ağırlığından çok hacim, elastik bölmelerin şişmesinde etkili olur. Diğer etkenler ise yükseklik ve sıcaklık... Yükseklik hiç değişmediği halde sıcaklık zamansal farklılığa bağlı olarak değişebilir. Sıcaklık arttıkça havanın hareket etme hızı da artar dolayısıyla basınç da artar.

Hareketi dönüştürme fikri ile sokağı bir bütün olarak ele almayı, aynı panellerin yarattığı farklı etkileri ortaya çıkarmaya çalıştık.

Ve dar alanda paslaşma başlasın..."




.................


dar alanda paslaşmalar, ilyas - yasemin from kentin girdaplari on Vimeo.

kumaş sokağı / mehmet - mehmet emin

"Atölye kapsamında ele alınan konu kentin girdaplarını görmek, yapma-etme kültürü ve zanaatkarlık bilgisini projeye dahil etmek ve üretilen işleri hesaplamalı tasarım ile bütünleştirmek idi. Kentin girdaplarını görmek amacıyla birçok çalışmalar yaptık. Kentin kendi yapısından kaynaklı var olan dar sokaklarını daha farklı bir bakış açısıyla gezdik. Çeşitli çizimlerle kenti anlamaya çalıştık. Bu aşamalardan sonra bir dönemlik çalışmaya uygun bir sokak seçtik. Bu sokağı seçmemizin nedeni ise sokakta geçmişe dönük ilginç izlerin bulunmasıydı. Sokağı ve çevresindeki yapıları araştırdığımızda sokağın yan tarafında bulunan müzenin 2. Abdülhamit döneminde süvari kışlası olarak kullanıldığını, bu sokağın ise kışlanın bir meydanı olarak işlev gördüğünü ve süvarilerin atlarının da bu meydanda bekletildiğini, savaş zamanında süvarilerin hemen atlarına binip gittiğini, yani bir akış, bir döngü, bir hızın olduğunu gördük. Bu yapı işlevsel olarak müzeye çevrildi, binanın sokak tarafındaki ana girişi kapatılıp ön taraftan giriş verildi. Bu etkilerden ötürü o hızlı mekân birden durağanlaştı. Bir nevi, bu sokak insansızlaştırıldı. Biz de bu sokağı durağanlıktan kurtarıp akışı, hızı olan ve daha çok kullanılmaya başlanan bir mekân haline getirmeyi planlıyoruz. Sokağa yapacağımız projede insanlar etkileşimin ana öğesi haline gelmeye başlayacaktır. Eski zamanlara tekrar inip incelediğimizde 2.Abdülhamit'in kara çarşafı yasakladığını görürüz. Biz de buna ithafen bu sokağı siyah renkli kumaşlarla bürümeye karar verdik. Kumaşın özelliklerini daha detaylı araştırdığımızda projemizde işimize yarayacak olan esneme ve farklı formlara girebilme özellikleri üzerine gittik. Kumaşın esneme özelliğinden yararlandığımız bir çok deneme sürecinden sonra otomat şeklinde çalışan ve insanları iki kumaş arayüzü arasında sokaktan geçirdiğimiz bir sistem yaptık. Sistemin çalışma özelliği ise şöyle: İnsanlar kumaşa basınca alt kumaş esneyecek, üst kumaş makara aracılığıyla yukarı çekilecek ve kumaş bir insan boyu kadar kalkacak. Böylece bir boğum oluşacak ve istediğimiz etki oluşacaktır."



kumaş sokağı, mehmet - mehmet emin from kentin girdaplari on Vimeo.

sporla köpürt / ebru - rümeysa


"Projemiz, fiziksel hesaplama ile Mardin'de bir kısım mekânların yeniden üretimini konu alıyor. Projeye kentin sokaklarını incelerken ilgimizi çeken sabun üretim merkeziyle başladık. Malzeme olarak sabunu araştırdık ve sabunu bazı malzemelerle (gliserin, su, alkol...) birleştirerek köpüğü elde ettik.
Sokakta köpükten bir mekân üretip sokaktan geçen insanlara bulutlar arasında yürüyormuş hissini vermeyi amaçladık. Mekanizmasında basınca hava üfleyen pompalar kullanarak köpük oluşturduk. Bu noktada insanları da bu sürece dahil ettik. Pompanın çalışma prensibi ile çalışan basit spor aletleri tasarladık. İnsanlar bir yandan bu spor aletlerini kullanırken bir yandan da köpük oluşturuyor olacaklar. Oluşan bu köpüğün sokakta bulut etkisi uyandırması için makrome tekniğiyle örülmüş file yardımıyla köpüğü astık. Ördüğümüz bu fileyi bir tasarım öğesi olarak kullanıp köpük oluşturulan duvarlardaki tesisatı da örterek bütünsel görünen bir mekân elde ettik. Aynı zamanda bu örgüyü projenin taşıyıcısı olarak da kullandık. Projedeki bütün elemanlar bu örgüye taşıtılmaktadır."



..............


sporla köpürt, ebru - rümeysa from kentin girdaplari on Vimeo.

dumana kelepçe vurulmaz / ahmet - bahattin


"Kentin sokaklarında kentin girdaplarını ararken daha önce hiç geçmediğimiz bir sokağa rast geldik ve bu sokakta aradığımız girdabı bulduk. Çünkü bu sokağın nerede ise hepsi girdap gibi idi. Girdabın ötesinde bir şey daha vardı burda, DUMAN: Sokaktaki bir evin soba borusu ve duman lekeleri.
Kentin girdaplarından projeye geçiş sürecinde ara yüz olarak dumanı kullandık. Dumanla ilgili çeşitli analizler yaptık ve bu analizlerle birlikte dumanın mekanla ve mekandaki insanlarla ilişkisi için çeşitli senaryolar kurduk ve bunlardan bir tanesinin prototip maketine başladık.
Prototipte, içinde duman olan, üzerinde yürüyebileceğimiz bir çift cidar, içinde duman olan sarmaşıklar, taşıyıcı elemanlar olarak kullandığımız beş kilometre koli bandı ve şeffaf laylonlar bulunmaktadır.
Özgür olan dumana şeffaf malzemelerden yapılmış özgürlüğe giden bir yol yaptık çünkü biz analizlerde şunu anlamıştık, dumana kelepçe vurup onu hapsedemezsin. Onun için dumanı şeffaflardan geçirip bazı şeffafların kapaklarını açık bırakarak dumana özgürlük kapıları yaptık.
Bunlarla birlikte dumanı sarmaşıklarda dokunulabilir ve üzerinde yürünülebilir hale getirdik.
Bulutların üstünde sarmaşıkların içinde yağmurların altında insanların mekanında dumanı sosyal yaptık."




Dumana kelepçe vurulmaz, bahattin - ahmet from kentin girdaplari on Vimeo.